Ameliyatsız genç görünmek istemez misiniz? Yaşlılığın getirdiği çizgilenmeler, kırışıklar ve sarkmalar için illa ki ameliyat olmanıza gerek yok. Bıçak altına yatmadan da 3-5 sene öncesine giderek yüzünüze gençlik etkisi kazandırabilirsiniz.

Ameliyatsız genç görünmenin sırrı, size en uygun medikal estetik uygulamalarını bulmaktır. Cilt tipinize ve cilt sorunlarınıza uygun doğru tedaviyi bulduktan sonra hızlı bir şekilde gençleşmeye başlayabilirsiniz.

Ameliyatsız estetik uygulamalarının en büyük avantajı sonuçlarının doğal ve minimal olmasıdır. Eğer cildinizde ki kırışıkları azaltırken aynı zamanda doğal havanızı da korumak isterseniz işte bu uygulamalar tam size göre!

Ameliyatsız Genç Görünmek İçin Yapılan Estetik İşlemler

Botoks

Botoks günümüzde en sık yapılan gençlik uygulamalarından biridir. Botulinum toksin aslında bakteriden üretilen bir proteindir. Bu protein enjeksiyonu, sinir uçlarından kaslara doğru giden sinyallerin engellenmesini amaçlar.

Böylece kaslar kasılma özelliği kaybeder ve gevşemeye başlar. Gevşeyen kaslar da cilt yüzeyinde daha pürüzsüz görünür.

Botoks en çok yüzün ⅓ üst kısmındaki yaşlılık izlerinde tercih edilir. Yüzün üst bölgesindeki alın, kaş arası ve göz kenarları için oldukça uygun bir işlemdir.

Eğer sizin de yüzünüzün üst bölgesindeki kırışıklar yoğunsa, derinleşmiş mimik çizgileriniz varsa botoks sizin için doğru bir uygulamadır.

Botoks sadece yüzün üst kısmına değil burun ucu kaldırmak amacıyla, kaş kaldırmak amacıyla, dudak üzerindeki sigara çizgilerini tedavi etmek amacıyla ve boyun kırışıkları için de tercih edilebilir

Botoks işleminin uygulanması 15-20 dakika sürer, uygulamanın etkisi 4 ila 6 ay arasında görülür. Dilerseniz tekrar botoks yaptırarak gençlik etkisini istediğiniz kadar tekrarlayabilirsiniz.

Dolgu İşlemleri

Yaşlanmanın etkisiyle deri altındaki yağlanma azalır ve yüzde hacim kaybı görülür. Yüzün hacim kaybetmesi cildin kırışmasına, sarkmasına ve genel olarak daha yaşlı görünmesine sebep olur.

Yüz dolguları, yüzün yeniden şekillenmesine, dolgun görünmesine ve kırışıkların azalmasına yardımcı olur. Ameliyat olmadan, yüzünüzü yeniden yapılandırmak isterseniz dolgu işlemleri sizin için doğru bir tercih olacaktır.

Dolgu işlemleri yüzde dudaklara, elmacık kemiklerine, ince kırışıklara, gülme çizgisine, yanak çöküklüklerin de, gözaltına ve burun bölgesine uygulanabilir.

Yüze uygulanan dolguların kalıcılığı 1-2 sene arasında değişir. Dolgu işlemi aynı zamanda deri altındaki kolajen üretimini tetiklediği için cilt kendi kendini gençleştirme sürecine girecektir. Böylece cildiniz çok daha sağlıklı, genç ve parlak görünecek.

Mezoterapi

20’li yaşlardan itibaren cildimizdeki hyaluronik asit maddesinin azalmasıyla birlikte ince kırışıklar görülmeye başlar. Cildimizdeki ince kırışıklar, bizi olduğundan daha yaşlı, yorgun ve solgun gösterir. Bu ince kırışıklar tedavi edilmediği sürece daha derin ve kalıcı kırışıklara yol açacaktır.

Mezoterapi, hyaluronik asit içeren bir gençlik tedavisidir. Bu tedavide cildin kolajen üretiminin desteklenmesi amaçlanır. Hyaluronik asit aynı zamanda ciltteki ince kırışıkları tedavi eder ve cildin daha sağlıklı parlamasını sağlar. Mezoterapi düzenli aralıklarla en az 3 seans olarak uygulanmalıdır.

Mezoterapi işlemi, güneşin ciltte bıraktığı olumsuz etkileri tedavi eder, cildin nemlenmesini sağlar ve yüze daha aydınlık bir görünüm verir. Mezoterapinin etkileri bölgesel olarak değil tüm ciltte görülür.

Somon DNA

Yaşlanma sürecinize ‘dur’ demek, kendinizi daha genç hissetmek için somon DNA sından yardım alabilirsiniz. Somon balığının DNA’sı sayesinde ciltteki eksik proteinler tamamlanır ve cilde daha genç bir hava kazandırılır.

Somon DNA’nın en önemli özelliği, cildin ihtiyaç duyduğu doğal proteinleri ve vitaminleri mezoterapi yöntemiyle cilt altına enjekte etmesidir.

Böylece ihtiyaç duyulan bütün besinler direkt olarak cilt altına ulaşır. Bu uygulamada hyaluronik asit kullanılmasıyla birlikte kan dolaşımı ve oksijenlenme artar böylece cilt yüzeyindeki kırışıklar azalır ve cilt daha sağlıklı görünür.

Somon DNA uygulaması ortalama 15-20 dakika arasında sürer.  Genellikle bir-iki hafta arayla 2-3 seans yapılması önerilir.